Konulu Şiir ( 29 KASIM )
Arkadaşlar konulu şiir konseptini biraz değiştiriyorum. Bir süreliğine değerli şairlerimizin orjinal şiirlerine yer vereceğim. Bu şiirler özünde çok derin manalar taşırken, aynı zamanda geyik muhabbeti temasının dışına çıkmadan sizlerin yüzlerinizde birer tebessüme yol açacaklardır.
29 KASIM 2008
Seke Seke
çatlak yüreğimle türkülü yollara
düştüm ki o kadar olur
seke seke ben geldim
sike sike gidiyorum...
Can Yücel
26 KASIM 2008
CanHasret
Can Babama
bir çiçek açarken görmeyeyim şöyle patır patır
sikim kalkar benim,
bir çocuk mutlu mu oldu
bir yoksul karnını mı doyurdu
yine kalkar yine kalkar.
su basbayağ tuz koktu mu,gökyüzü
tastamam mavi mi mavi
kaltı mı da inmez ki meret
özgür müyüz,mülksüz müyüz,barışa var mısın
halklarla mısın,kavgalarla mısın
millet misin,ümmet misin,illet misin
nesin be müsibet!
o halde sikimi kaldırmayan
cenazemi hiç kaldırmasın!
Küçük İskender
25 KASIM 2008
TEKNE KAZINTISI
Babam iki tek atınca
Hadi seni karpuzlara götüreyim, derdi
(Karpuzlar Gebze'de oturan kızlardı)
Annem kızarır, kızar
Bey çocuk daha küçük, der
Mutfağa gider ağlardı
Babam karpuzdan anlardı ! ...
Cevat Çapan
13 KASIM 2008
Çok değerli insan Atilla İlhan'ı rahmetle anıyoruz...
Ağustos Çakması
Bana koyup koyup gitme, n'olursun
Koyduğun yerde dur
Kendini martina’yla bir tutma
Senin kanıtların yok
Süpersin doyurursun
Bana koyup koyup gitme, n'olursun
Bir deniz kıyısında otur
Gemiler sana girsin bırak
Herkes gibi yavşasana sen
İşini düzgün yapsana
Kökletirsin, çocuğun olur
Bana koyup koyup gitme, n'olursun
Pelin’in tutuyorlar ayağını
kesişemiyorum gardından
sevesim olsa yanağın olmuyor
yanağın olsa sevesim
çaktıklarını affettim
senem’le gelemeyeceğim
bana koyup koyup gitme, n'olursun.
12 KASIM 2008
Yılmaz Erdoğan'a en derin saygılarımla...
SEVİŞEBİLME İHTİMALİ
Soğuk ve merdivenaltı
banklarda vazgeçtim
sapık olmaktan
ve laptop çantamda
atmık kokusuydu varolan...
Ben seninle bir gün Veysel Abi`de yiyişebilme ihtimalini sevdim.
Bizim okulun hamburger kokan, ketçap lekeli yollarında
(izmir`de vafıl yenirdi o zaman)
düşlemeye başladım herkesi...
Ve bu fantazi öyle uzun sürdü ki,
Adriana Lima gibi tipleri düşlemeye başladım sonra...
Bizim emanuella`larımız vardı...
Bir de cine5’ in buğulu camına yazdırabilme imkanı...
Osbir çeken arkadaşlarla paylaşılan
kahverengi sıralarda, göteparmak oynamaya başladık...
Ben değdiriyordum herşekilde sen hemşehriye, geri kalanlar kompleabazan...
Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu, beyaz çarşaflara
ve Haydar Dümen`e inat bir Türkçeyle...
Ağbilerimizden öğrendik, yarım kilo kıymadan kadın figürleri türetmeyi...
Arka sıraya usul usul karı kız yağıyordu.
Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu Şahin K abimiz
Oysa arka sırada hiç sevişmedim ben.
Disiplinsizce kaçırılan gazım olmadı benim...
(Sınıfça alınan piknik tüplerinden çıkan planktonik gazları saymazsak...)
Arka sıraya usul usul karı kız yağıyordu...
Ve belli bir saatten önce içinden çıkmamayı öneriyordu Şahin K abimiz...
Oysa hiç geç çıktığım olmadı benim...
Ve hiçbir rekor tutanağına geçmedi adım...
İlişkilerin sonunda sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece...
Porno dergiler saklıyordum fen bilgisi defterimde
ama sen yoktun içlerinde...
Ben, senin beni öpebilme ihtimalini seviyordum, suni tenefüs mantalitesinde...
Okul servisinde bir denyo seni hep zamansız, amansızca götürüyordu...
Ben, senin benimle Tuna ve Hilmi’nin görebileceği bi yerde sevişebilme ihtimalini seviyordum...
Ben, senin beni yiyebilme ihtimalini seviyordum.
Yaz sıcağıyla anlamaya çalışıyordum şeyimin patlamaya hazır gevrekliğini...
Sonra otostop yapıyordum
Kırık yarık yolluların çare bilmez sürtüğü...
Ne yana baksam sen ve deniz sanıyordum fen hocasının yanağındaki pembeliği...
Otostop yapıyordum bir süre...
Yanımdan geçen kara trenlere saydırıyordum,
parmağım otostop yapmanın garantisinde...
Otostop yapıyordum...
Bir caddeden bir diğer caddeye...
Arabalar yaklaştıkça gülümsüyordum...
Zevk suyunun hepsini başına koyuyordum yatağımın...
Kokuyordum...
Sonra çıkıyordum yataktan...
Yataktan banyoya giden,
ömrümün en uzun,
ömrümün en kısa,
ömrümün en çocuk,
ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum...
Çünkü sonunda temiz oluyordum
temiz kokuyordum sonunda...
soğuk ve merdivenaltı banklarda vazgeçtim sapık olmaktan
ve laptop çantamda atmık kokusuydu varolan...
Ben seninle bir gün Cannes`daki bir festival salonunda...
Ben seninle (sadece bilmek zorunda kalanların bildiği) bir kol böreği lokantasında...
Ben seninle, Ayasofya’ya mistik ve demli bir çay kıvamında bakan Yıldırım Beyazıt’ın herhangi bir toprak damında...
Ben seninle herhangi bir insan belinin kıllı coğrafyasını görme ihtimalini sevdim...
Ben senin,
beni yiyebilme ihtimalini sevdim!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Ayakta alkisliyorum!!
Tunayla Hilminin gorebileceği yerde alkışlıyorum ben :))
Yorum Gönder