KELIME OYUNLARI ...... KEL iME KOYUNLARI....KELİMELİ UNLU MAMÜLLERİ..........K.ELİME OY OY OY UMA THURMAN LARI...

25 Aralık 2009 (Yılbaşı)


En az Robinson kadar seviyorum cumaları küllük. Ama bugünlere gelene kadar neler çekiyorum bir bilsen. Pazartesi sendromuyla başladığımız haftada hep bir kendini avutmayla geçiyor günler. Ahanda salı da bitti çarşambadan sonra ne kaldı ki canım ohoo perşembe biterse hafta biter cuma namazında Allah'a şükür veee biten bir hafta.

İşte bundan sonrası daha trajik.
Bu 5 günün bu kadar çabuk geçmesini isterken o cücük beynimle haftasonunu yavaşlatmaya çalışıyorum. cuma bitti ama daha koskoca cumartesi var. Yaa olum endişe etme pazar evde durursun zaman akmak bilmez. Bok bitmez. Bitti gitti... pazartesi o fucking alarm öttü yine!!

Bu aralar yine herkeste bir yılbaşı telaşı almış gidiyor küllük. Benim için 26 Ağustosu 27 sine bağlayan geceden hiçbir farkı yok. Yok şuraya gidelim yok buraya gidelim. Abi 2009 da eğlenmeye başlayıp 2009 da eve gidicek kızlar var bi yerlere gidelim diye tutturan.

Nasıl girersen öle devam edermişsin. İzmirde girdim Ankaradayım. Damlı girdim damsızım. Tek iyi kısmı işsiz girdim paranın damına koyuyom. Yok be olum, kıt kanaat geçiniyorum. Annee havyarımı getir. Kısacası bu tez küllüken yalan.

Abi bir de bu yılbaşı hiçte evrensel bişey değil. Yani zulu kabilesinden tut eskimolara kadar herkes kutluyo ama aynı anda kutlamıyo ki. Yeni Zelanda havai fişekleri göğe yollarken biz esenboğada uçakları yollıcaz göğe. Öğle arasına Mrs. Didem'den 45 dakika rötarlı çıkmış olucaz. Aviation English sucks!!

Gözümde en değerli millettir Eskimolar. O kaypak Zelandalılar Gineliler geçmişini hiçe sayıp yenileşirken. Benim dışı soğuk ama içi sıcak insanlarım hala Eski mo. Hiçbirinizin zerre kadar umrunda değil ama yılbaşına Angora Dans Stüdyosunda giricem bütün yıl dans etmek arzusuyla. Bu arada bişey fark ettim Ankara'ya Angara diyen ve benim kıro olarak nitelendirdiğim güzel hemşehrilerim. Sizden özür diliyorum. Tek isteğiniz öz ismini haykırmakmış Ankara'nın. Eskimo out Angaralı in!

Hadi küllük bugün de bitti. Ohooo daha koskoca cumartesi var. Züğürt tesellisi goes on!

22 Aralık 2009 (Dans)


Küllüüüüğümm napıosun? Kusura bakma ihmal ettim seni. Özel hayatımdaki çalkantılardan dolayı. Anladım ki leş gibi koksanda en kral sensin. Kült Ablam benim. Tamam lan tamam kızma erkekliğine de bok sürdürmez.

Bugün bir çılgınlık edip en az benim kadar çılgın iki arkadaşımla beraber dans kursuna yazılmaya karar verdim. Ama daha önce ne düşünüyosam hepsini karşımda görmem beni bi yandan sevindirdi bi yandan da derin düşüncelere daldırdı. Öncelikle bizi kursa yazan arkadaş 2-3 hafta sonra bize yazıcak gibiydi. Hep reddetmek ıstedim, hep savundum dansçı adam ilerde ibne olmaz dedim. Ama yeter lan yeter! delikanlı dansçı yok mu? Şöle bıyıklarını buran eli maşalı ama bi yandan da tayt giymiş... Çok mu şey istiyorum lan? Hep kırık hareketler espri yapmaya çalışmamışken bile gülmeler... Latin dansından soğuttu allaaama.

Ama ısıtan noktalar da yok değildi. Bu abimiz salonları gösterdi bize bi salonun kapısını açtı resmen hayatımda bi kapı açıldı. Abi eğer içerdeki kızlar Ankaralıysa ben bugüne kadar Ankara'lı görmedim. Yok böle bişey. 6 göz hadi iki tane de Berk'in gözlük camı 8 göz inanamadı gördüklerine. O an dedik tamam en yakın zamanda geliyoruz. Korkumuz şu ki o arkadaşlar tanıtım için oraya konulmuş ilk dersimizde bıyıklı arkadaşlarla çalışmaya başlıcaz. Dileğim o ki bıyıklı olanlar erkek olsun.

Neyse dedik neler var arkadaş? Hangi danslar var? (Burdaki arkadaş dememizdeki amaç seni arkadaş olarak görüyoruz bir gelecek bekleme) Salsa ile başlıyoruz dedi. Bu salsa diye büyüttükleri dans Güney Amerika Türk'leri tarafından ortaya çıkarılmıştır.
Şimdi hadi lan diyosunuz ama ispatlıcam.

Eskiden orda yaşayan Türkler çok kibarmış. Adabı Muaşeret kurallarına aykırı olan hiçbirşey yapmazlarmış. Hele osurmanın yanından bile geçmezlermiş topluluk içinde. Ama kuru fasulye yiyorlar tabi bu insan evlatları. Gaz bu bakliyatta durduğu gibi durmuyor. Sıkıitırmaya başlıyo tabi bunları. Anlıyolar tabi hepsinde bi sıkıntı var ama aralrında da yabancılar var. Çaktırmıyolar. Kalkıyolar ayağa bir sağa bir sola bir sağa bir sola. Ama akıllarında tek bir düşünce var:

-Yaa şu Necip abi bir SALSA
- Aha Feray dayanamıcak yahu SALSA artık.

Bu düşünceden sonra bi arkadaş dayanamamış ve koyuvermiş. Bu utançla yaşayamayan Türkler de Anadolu'ya göç etmiş.

Haftaya salı başlıyoruz velhasıl kelam. Bir odundan dansçı yaratıcaklar mı bilemiyorum ama kalçalarımdaki kırıklık ruhuma yansırsa yakarım bu gezegeni. Hadi küllüğüm kadim dostum yatıyorum ben iyi bak kendine.

5 Aralık 2009 (Home Alone Sezon Finali)


Küllükçüm göz açıp kapayana kadar bir yılın daha sonuna geliyoruz. Aralık ayı da geldi çattı. İki yıl arasındaki aralığa hoşgeldik.

Bir haftalık evde yalnız kalma özgürlüğüm bu gece itibariyle son erdi. Ha ulan evde kaldın da ne yaptın dersen koskoca bır hiç. Macaulay Culkin kadar olamadım yahu. Velet bir gece kaldı evde neler yaşadı neler. Benim en büyük atraksiyonum Ahmet Temizgül ile Annex 2. Tamam uzun saçlı bir arkadaş beklentim yoktu ama bizim Ahmet'in de saçı yok be abi. Çok kral çocuktur o ayrı.

En önemli sınavımızdı Annex 2. İsme baksan sanki bana atom çekirdeğini parçalamayı öğretiyor. Karizma kral bi isim. Çevir türkçeye 'EK 2'. Dedemle geçen bir diyalog

-Olum hangi derse çalışıyosun böle?
-Anneks iki dede.
-oooo iyi çalış iyi çalış

Halbuki desem ki 'ek 2' çalışıyorum ya sittir et onu gel iki tavla atalım derdi. Ha dedeme birisi yolda 'Anneksiki' dese, bende senin der adamın ağzını burnunu kırar orası ayrı. İlginç bir ders ismi. Karizmatik ancak bir o kadar da küfürvari.

Yine yağmur vardı Ankara'da. Zaten meridyen yapmış yamuğunu topu topu 6-7 saat aydınlık bir şehirde bir de bulut blokajı hayatı çekilmez kılıyor iyice. Gökten su damlamasına ne betimlemeler ne melankoli yapılır gereksiz. Sudaki buharlasmaya bir tane sarkı yapılmaz varsa yoksa yağmur.

Burdan söz veriyorum küllük Su buharı diye bir beste yapıcam. Olayların hep sonucu önemli nasıl olduğu değil. Soğuk hava kütlesi diye hiçbirşey yokken karlar düşer ve düşer düşer ağlar insanlar. Aha bi tane istisna buldum. İçtiğim su gibisin diye bir sürü şiir varken. Dolu dizgin çiş diye henüz birşey yok.

Niye mi ağlıyorum? Evdeki son bekar gecemde oturmuş sana bişiler yazıyorum. Ha bu arada ağlamam senin için önemli ama göz yaşı bezlerimin hormonal değişimden etkilenmesi umrunda değil di mi? Ne diyorum lan ben böhühühü