KELIME OYUNLARI ...... KEL iME KOYUNLARI....KELİMELİ UNLU MAMÜLLERİ..........K.ELİME OY OY OY UMA THURMAN LARI...

Küllük (24 Nisan) Antalya


Akdenizin incisi Antalya'dan kucak dolusu sevgiler küllük. Artisliğin bitmiştir seninde herhalde kül bulutları dağıldı artık. Yanardağ sayesinde iyi prim yaptın ama artık yemezler oluuum.

Sıkıntılı bir haftayı sıkıntılı bir yolculukla süsleyip sonunda antalyadayım. Cam kenarı ısrarım yüzünden ankara halkının deniz açlığıyla birleşince, gidiş biletini Güney Akdeniz seyahat'ten almak zorunda kaldım. Aslında herşey normal başlamıştı. Koltukların birbirleriyle samimiyeti beni biraz kıllandırdıysa da çok üstünde durmadım. Saat 24 oldu otobüs hala kalkmadı. İlerden hafif tartışma sesleri, otobüsün her koltuğu dolu bir benim yanım boş. Muavin 3 kere baktı biletime dedim aha var bunda bir iş. Meğersem yanım bayan yanıymış. Dedim gördüğünüz gibi ben bayım. Ama yemem bayanı sorun değil yani.

Bizim bayanı gördüm, muavini çektim kenara bilader lafımı geri alıyorum dedim. Bayan yanı diye tutturan teyzenin tek yeri muavin koltuğu. Kimse istemez onu yanında. Bayan desen bayan değil bay desen olur ama fiziksel olarak o da değil. Primat gibi bişey. Neyse eleman dedi, sizi şu tarafa alabilirmiyiz koridor. O an kan beynime sıçradı. Aşti, kurtuluş savaşından sonraki en büyük mücadeleye sahip olmuş, o kadar güzel firma varken sırf saçımın yağı cama geçsin diye size muhtaç kalmışım, sen bana koridora geç diyosun. Dedim yok kusura bakmayın, adam teyze nereye geçerse geçsin. Koltukta oturtmak bile büyük lüks.

Yanım boş diye sevinirken, tıfıl bir çocuğun kanına girmişler belli geldi oturdu yanıma. Çocuk hemen taktı kulaklığını, kafa beyin de emmez, sevincime sevinç eklendi. Derken, herşey ışıklar kapandıktan sonra ters dönmeye başladı. Çocuk ya tacizkar ya da koltuktan kar elde etmeye çalışıyo. Uyurken mütamediyen benim koltuğa taşıyor. Bir an resmen kaşık pozisyonuna girdik. Azcık dürttüm de sınırın diğer tarafına püskürtmeyi başardım tüyü bitmemiş sapığı.

İlk günü, plajda rusları kesmekle geçirdikten sonra,bugün ki plaj turumda bir arkadaş edinmek gibi bir gaflette bulundum. Denizde yüzen ben yaşlardaki bir elemana su soğuk mu dedim sonra kafa beyin kalmadı. Çocuk Hatay'lıymış yani hatayı baştan yaptik soru sormakla. Ulen bir deniz keyfimiz var, sonra şezlongda da kesiş. Allah'ım bir başladı konuşmaya susmuyor eleman. Duyan, Hatay'dan değil Miami'den geliyor sanıcak. Bir insanı kendi köpeği ısırır mı? bu salağı ısırmış. Düşün yani küllük kendi sahibini ısıran ilk köpek olarak tarihe geçti.

Ruslar giriyor önümüzde denize, lan bi sus saygı duy, yok bizim ki hemen yapıştırdı klişeyi. Bunların da yaşlılığı çok çirkin oluyor. Şimdi önümde denize giren hatuna bakıyorum, zerre selülit yok. Sonra onun yanındaki aynı yaşlardaki yurdum kızına bakıyorum. Portakallı pekin ördeği. Ulan dedim şu kadın yaşlanınca ne kadar bozulabilir ki? Diyelim ki bozuldu beraber geçirdiğimiz o 30 sene? Forza Rusya. Seni anlıyorum Baltacı!

Turizm'de okuyormuş, sektör zarar görmesin diye başka dallara yöneltmeye çalıştım ama çocuk benim yeteneğim var diyor. Yeteneğin var da neye var? Tek başına turist savarlıktan başka hiçbir işe yaramaz. Ha bu arada kendi yaşımda sandığım bebe 90 lı çıktı. İsmi de Kasım. Kasım kasım kasıldım ekmek çarpsın. Abi yarın yine bu saatlerde gel diyo. Herhalde yarını küvette geçiririm. Yoksa bundan kurtuluş yok.

Dönüş de yarın 22 de Isparta petrol turizmle. Orda kimbilir ne maceralar geçircem küllük merakla beklemekteyim. Ha bu arada su o kadar soğuktu ki vücüdümda ne kadar çıkıntı varsa içine kaçtı şu an. Yanlış anlama lan hemen, koca burnum hokka gibi oldu. seni fesat seniiii.

P.S: Resimde gördüğünüz yer Kasım'a su soğuk mu dediğim yer :(

Hiç yorum yok: