KELIME OYUNLARI ...... KEL iME KOYUNLARI....KELİMELİ UNLU MAMÜLLERİ..........K.ELİME OY OY OY UMA THURMAN LARI...

Şehir Efsaneleri "Adana"


Eveeet yine yeni bir şehir efsaniyle aranızdayım. Yine doğru bildiğiniz yanlışları tokat gibi yüzünüze çarpıcam. Bugün ki şanslı şehrimiz Akdeniz'imizin güzide şehiri Adana.

Bakalım tarihçiyim diye milyarları götüren bilim adamları yine neler sallamış.

Eski çağlarda Seyhan Nehri kıyılarının bol miktarda söğüt ağacı ile kaplı olması ve bu ağacın Mezopotamya kavimlerince AND ağacı olarak tanınması yöre isminin oluşumunda etkili olduğu kanaatini yaratmaktadır.

Yine başka bir görüşe göre, ormanlık yörelerde yaşadığına inanılan Fırtına Tanrısı ADAD (Tesup) adının, ormanları bol Toroslar ile Seyhan nehri bölgesinin oluşturduğu Adana yöresine isim olarak verilmiş olduğuna inanılmaktadır.


Atılır da bu kadar mı atılır arkadaş? Söğüt ağacı çokmuş da ondan bu ismi koymuşlar. Öle olsa şehrin ismi AND olur ADANA olmaz ki? O zaman İzmir'e de Palmiye diyelim. Ankara'da da Kavak var. Ankara da Gavah olsun ( Yöresel lehçe etkisi burada devreye giriyor). Bir de kaynak çok uyduruk, sorsan hangi devlet koydu cevap yok. Mezopotamya kavimleri de geç. Yazıklar olsun!

Diğer görüşe bakmak bile istemiyorum ama sizin de cahil kalmanıza içim elvermiyor. Fırtına tanrısı ormanlarda yaşarmış. Hangi ormanda fırtına gördünüz siz? Fırtına dediğin okyanus kıyılarında olmaz mı? El Nino , El Cezire, Elizabeth (Erkeklerin fırtınası) hiçbirisi ormanda olmaz. Adı da kolpa. ADAD.

-Fırtına tanrısının ismi ne?
-ADAD
-Yuh a.q at at. Bilmiyoz ya salla.

Ama üzülmeyin işin gerçeğini açıklıyorum. Yıllar yıllar önceydi. Verimli topraklarıyla her topluluğun gözbebeği olan bu yerde bir çok uygarlık yaşamasına rağmen ulan buraya bi isim koyalım diyen olmamıştı. Niye olsun ki zaten. Sen evine bi isim koyuyomusun? Nereye gidiyosun sorusuna hep eve diye cevap verdim bugüne kadar. Hiç Minnoşuma gidiyorum demedim ev yerine ya da L salonluma gidiyorum olmadı hiç. Bunlar da şehre gidiyorum şehirden geliyorum yetmiş de artmış bile.

Aynı şey çocuklar için de geçerliymiş. Milletin bi çocuğu oluyomuş. Hiiiiç isim koymuyolarmış bile. Laaan, laaa, pşşştt,şşşttt genelde böle hitap ediliyormuş. Orta Anadoludan göç eden ailelerin çocukları laaa nidasına bakarken Ege'den gelenler, leeen sesine tepki veriyorlarmış. Ama bir yerden sonra her seslenişe 100 çocuk kafasını çevirip bakmaya başlamış. Mahalle maçları, doktorculuk, Saklambaç gibi oyunlar sık sık yarıda kalıyor, çocukların ruhsal ve bedensel gelişimi bundan çok şiddetli biçimde etkileniyormuş.

Saklambaç oynanmaz bir hale gelmiş. Ebe elemanı görüyor ama gördüğünü bir türlü belli edemediğinden bunu içine atıyormuş. Sonra da alıh ebleh bir birey halinde topluma asalak bir biçimde yaşamaya devam ediyormuş.

İşte bu sırada bilge bir kadın ortaya çıkmış. Geleceği gören, Analitik düşünceye sahip, esnek çalışma saatlerine uyum gösterebilen kafam kadar cv si olan bir kadınmış bu. Ama işin ilginci onun bir adı varmış.

Ayşe!

Çok ilginç bişey beklediniz ama kadının ismi ayşeymiş. Bu böyle olmaz demiş. İsim verelim bu çocuklara. Her şşt diyene bakmasınlar. Ağır olsunlar adam olsunlar demiş. Ahali de desteklemiş bu fikri. Herkes çocuğunu tuttuğu gibi getirmiş kadına. Yaşli olduğu için de herkes ana diyormuş.

-Ana nolsun bu çocuğun ismi?
-Hımm çok esmer bu kız ismi Saliha olsun.
-Ne alaka?
-Anlayan anladı...

Neyse kadının ünü öyle bir yayılmış ki Anadolu'nun her yerinden ziyaretçileri olmaya başlamış. Her gelene soruyorlarmış nereye gidiyorsun? Ad Ana'ya gidiyorum.

Ad ana, Ad ana diye diye. Şehrin ismi Adana oluvermiiiiiiş. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine...Daha sonra tekrar görüşücez gençler!

2 yorum:

NOTografik Hafızam dedi ki...

bu "ad ana 'ayşe'" yi üzerime alınmalı mıyım ?

Yekta dedi ki...

hikayelerim tamamen hayal urunudur :)